2023 yılı, başkentin ihracatında tarihi bir dönüm noktası oldu. Ankara, ilk çeyrekte 3,5 milyar dolarlık bir ihracat gerçekleştirdiğini duyurarak, hem Türkiye ekonomisine önemli katkılarda bulundu hem de yurt dışındaki pazar payını artırmış oldu. Bu dönemde gerçekleştirilen ihracat, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %20 oranında bir artış gösterdi. Ekonomistler, bu artışın ülke genelindeki büyümeye olan olumlu etkilerini vurgularken, durumun sürdürülebilirliği konusunda ise dikkatli bir yaklaşımın sergilenmesi gerektiğini belirtiyor.
Başkentten gerçekleştirilen ihracatın artmasında, belli başlı sektörlerin etkisi büyük oldu. Özellikle otomotiv, inşaat malzemeleri ve tekstil sektörleri, ihracatın önemli kalemlerini oluşturdu. Otomotiv sektöründe, başkentten yurt dışına yapılan araç satışları %30 oranında artış gösterdi. Bu durum, hem yerel otomotiv üreticilerini hem de yan sanayiyi olumlu yönde etkileyerek, daha fazla istihdam yaratılmasına olanak tanıdı.
Inşaat malzemeleri sektöründe de benzer bir gelişme yaşandı. Yurtdışına gönderilen inşaat malzemeleri, özellikle Orta Doğu ve Afrika pazarlarında ciddi bir talep ile karşılaştı. İş gücü maliyetlerinin düşük olması ve kaliteli üretim kapasitesinin yüksekliği, bu sektördeki ihracat artışını destekleyen unsurlar arasında yer aldı.
Tekstil sektörüne gelince, moda ve hazır giyim ürünleri, başkentten gerçekleştirilen ihracatın önemli bir parçası haline geldi. Yabancı alıcıların, Türk tekstil ürünlerine olan ilgisi, bu sektördeki büyümeyi daha da pekiştirdi. Ayrıca, sürdürülebilir moda akımına uygun üretim yapan firmaların sayısındaki artış, bu alandaki ihracatın daha da güçlenmesine katkı sağladı.
Başkentten gerçekleşen bu ihracat artışı, sadece ilgili sektörler değil, tüm ekonomi üzerinde olumlu etkiler yaratıyor. İthalat ve ihracat arasındaki dengenin sağlamlaştırılması, döviz rezervlerinin güçlenmesine ve ekonomik istikrarın sürdürülmesine yardımcı olmaktadır. Bu durum, ülkenin cari açığının azaltılması ve dışa bağımlılığın azaltılması açısından da kritik bir öneme sahiptir.
Gelecek dönemler için yapılan değerlendirmelerde, bu büyümenin sürdürülebilir olması gerektiği vurgulanıyor. İhracat destek programlarının artırılması, uluslararası pazar araştırmalarının daha etkin yapılması ve devlet destekli kredi mekanizmalarının geliştirilmesi gibi önlemler, ihracatın yükselişini desteklemeye devam edecek unsurlar arasında yer alıyor.
Sonuç olarak, başkentten gelen bu 3,5 milyar dolarlık ihracat rakamı, sadece bir başarı hikayesinin başlangıcını değil, aynı zamanda Türkiye’nin küresel pazarda daha etkin bir oyuncu olma yolunda attığı önemli bir adımı temsil ediyor. Tüm sektörlerin bu başarıdan aldığı ilhamla, önümüzdeki dönemlerde daha büyük hedeflere ulaşması bekleniyor.